MARAŞ’TAYIZ

Posted on

7 Nisan Perşembe

Yine Maraş'dayız ve yine Döngel Köyü'nde Karadaş'ların misafiriyiz. 4 gün boyunca Tekir civarında geçen seneden yarım kalan işlerimizi tamamlayacağız, ihbarları değerlendireceğiz.

Bugün İstanbul'dan vardığımız gibi doğru Kurucaova'daki Cincin İnliği'ni döşemeye başladık. Daha doğrusu Sebahat döşemeye başladı. Geçen sene ulaştığımız son noktaya ulaşıp, 15 metrelik bir iniş daha döşedikten sonra, hızını alamayıp dipteki daralı da boylu boyuna çamurlu suya yatarak zorladıysa da daral geçit vermedi. Sonra ölçümlerimizi alarak mağarayı topladık. Toplam derinlik 60 m gibi.

Bu arada Ali ve Emine yüzey taraması yapıp bir kaç yeni mağara tespit edip ihbar aldılar. Yarın buldukları küçük bir düdene iniş yapacağız.

8 Nisan Cuma

Sabahtan Ali ile Emine'nin dün tespit ettiği çok da ümit vermeyen bir obruğa baktık. Yaklaşık 8 metrelik inişi yapan Sebahat, bir kaç istasyonluk ölçümleri de tek başına aldı.

Arkasından, toprak düdene batan kuvvetli bir suyun hemen devamındaki dolinin dibindeki kayalıkta uğraştık. Aşağıda gürül gürül akan suyun sesini duymamıza rağmen çökme kayalar arasından bir ulaşım yolu bulamadık.

Sonra Kurucaova Köyü'nde küçük bir tepeliğin üzerinde daha önce tespit ettiğimiz dikey bir mağaraya giriş yaptık. Sebahat ile Murat'ın ölçümlerini yaptığı mağara iki küçük inişten oluşuyordu. Mağaranın dibinden köyün defineci gençlerinin urganları çıkaraılıp kendilerine takdim edildi.

Son olarak uzun bir yürüyüşle ulaştığımız Kefenli Mağarası, beklentilerimizden çok daha ciddi çıktı. Kuvvetli meyilli ama teknik malzemesiz ilerlenebilen bir aktif galeride 100 m ölçüm aldıktan sonra ulaştığımız 10 metrelik biri inişin başından döndük. Bu mağaranın devamı muhtemelen bir başka geziye kalacak.

9 Nisan Cumartesi

Meteorolojinin karamsar tahminlerine inat, programı iptal etmeyip geldiğimiz Maraş'ta iki pırıl pırıl gün geçirdikten sonra bugün sağnak yağmur başladı. Yine de boş geçirmedik günümüzü. Sabahtan Ali, Emine ve Sebahat Döngel Köyü'nün yukarısında eksik kalmış son bir kaç küçük mağarayı daha ölçtüler ve ihtişamlı Yukarı Döngel Mağarası'ndaki etkileyici şelaleyi bir de suyun fazla olduğu zamanda görüntüleme imkânı elde ettiler. Suyun büyük kısmını hemen yanıbaşındaki HES'in çaldığını ve bunun sadece HES'den artakalan su miktarı olduğunu düşününce mağaranın eski halinin ihtişamını hayal etmek bile zor.

Arkasından Fırnız tarafına geçtik ve bir miktar yüzey araştırması yaptıysak da başlayan yağmur neticesinde kısa kesmek zorunda kaldık. Yarın yine bölge değiştirip dönüş yolu üzerinde Pazarcık bölgesini çalışacağız.

10 Nisan Pazar

Uçağımız akşam ve Gaziantep'ten. Sabah, Karadaş ailesine veda edip yola koyulduk. Maraş'tan Gaziantep'e dönerken yan yola girip Pazarcık ilçesi yakınlarında ve Nurhak Dağları'nın güney yamaçlarında iki vadiye göz attık. Çetindere Vadisi'nden pek birşey çıkmadıysa da Ardıl Boğazı inanılmaz. Tümüyle yatay kalker plakalarından oluşmuş, 4 km uzunluğundaki bu vadinin her yanı delik deşik. Bize, köye yakın iki mağara bildirdiler. İlk mağaranın ağzı malzemeli tırmanış gerektirdiği için sonraya bırakıldı, ikinci ve ufak olan mağara ise ölçüldü.

7 Nisan Perşembe

Yine Maraş'dayız ve yine Döngel Köyü'nde Karadaş'ların misafiriyiz. 4 gün boyunca Tekir civarında geçen seneden yarım kalan işlerimizi tamamlayacağız, ihbarları değerlendireceğiz.

Bugün İstanbul'dan vardığımız gibi doğru Kurucaova'daki Cincin İnliği'ni döşemeye başladık. Daha doğrusu Sebahat döşemeye başladı. Geçen sene ulaştığımız son noktaya ulaşıp, 15 metrelik bir iniş daha döşedikten sonra, hızını alamayıp dipteki daralı da boylu boyuna çamurlu suya yatarak zorladıysa da daral geçit vermedi. Sonra ölçümlerimizi alarak mağarayı topladık. Toplam derinlik 60 m gibi.

Bu arada Ali ve Emine yüzey taraması yapıp bir kaç yeni mağara tespit edip ihbar aldılar. Yarın buldukları küçük bir düdene iniş yapacağız.

8 Nisan Cuma

Sabahtan Ali ile Emine'nin dün tespit ettiği çok da ümit vermeyen bir obruğa baktık. Yaklaşık 8 metrelik inişi yapan Sebahat, bir kaç istasyonluk ölçümleri de tek başına aldı.

Arkasından, toprak düdene batan kuvvetli bir suyun hemen devamındaki dolinin dibindeki kayalıkta uğraştık. Aşağıda gürül gürül akan suyun sesini duymamıza rağmen çökme kayalar arasından bir ulaşım yolu bulamadık.

Sonra Kurucaova Köyü'nde küçük bir tepeliğin üzerinde daha önce tespit ettiğimiz dikey bir mağaraya giriş yaptık. Sebahat ile Murat'ın ölçümlerini yaptığı mağara iki küçük inişten oluşuyordu. Mağaranın dibinden köyün defineci gençlerinin urganları çıkaraılıp kendilerine takdim edildi.

Son olarak uzun bir yürüyüşle ulaştığımız Kefenli Mağarası, beklentilerimizden çok daha ciddi çıktı. Kuvvetli meyilli ama teknik malzemesiz ilerlenebilen bir aktif galeride 100 m ölçüm aldıktan sonra ulaştığımız 10 metrelik biri inişin başından döndük. Bu mağaranın devamı muhtemelen bir başka geziye kalacak.

9 Nisan Cumartesi

Meteorolojinin karamsar tahminlerine inat, programı iptal etmeyip geldiğimiz Maraş'ta iki pırıl pırıl gün geçirdikten sonra bugün sağnak yağmur başladı. Yine de boş geçirmedik günümüzü. Sabahtan Ali, Emine ve Sebahat Döngel Köyü'nün yukarısında eksik kalmış son bir kaç küçük mağarayı daha ölçtüler ve ihtişamlı Yukarı Döngel Mağarası'ndaki etkileyici şelaleyi bir de suyun fazla olduğu zamanda görüntüleme imkânı elde ettiler. Suyun büyük kısmını hemen yanıbaşındaki HES'in çaldığını ve bunun sadece HES'den artakalan su miktarı olduğunu düşününce mağaranın eski halinin ihtişamını hayal etmek bile zor.

Arkasından Fırnız tarafına geçtik ve bir miktar yüzey araştırması yaptıysak da başlayan yağmur neticesinde kısa kesmek zorunda kaldık. Yarın yine bölge değiştirip dönüş yolu üzerinde Pazarcık bölgesini çalışacağız.

10 Nisan Pazar

Uçağımız akşam ve Gaziantep'ten. Sabah, Karadaş ailesine veda edip yola koyulduk. Maraş'tan Gaziantep'e dönerken yan yola girip Pazarcık ilçesi yakınlarında ve Nurhak Dağları'nın güney yamaçlarında iki vadiye göz attık. Çetindere Vadisi'nden pek birşey çıkmadıysa da Ardıl Boğazı inanılmaz. Tümüyle yatay kalker plakalarından oluşmuş, 4 km uzunluğundaki bu vadinin her yanı delik deşik. Bize, köye yakın iki mağara bildirdiler. İlk mağaranın ağzı malzemeli tırmanış gerektirdiği için sonraya bırakıldı, ikinci ve ufak olan mağara ise ölçüldü.

5. ULUSAL SPELEOLOJİ SEMPOZYUMU

Posted on

o'mag grubunun ödül sponsoru olarak destek verdiği 5. Ulusal Speleoloji Sempozyumu 18-20 Mart 2011 tarihlerinde, İTÜ Ayazağa yerleşkesinde gerçekleştirildi. Bu önemli organizasyonda emeği geçen herkese tebriklerimizi sunarız. 

OBRUK Mağara Araştırma Grubu üyelerinin farklı düzeylerde katılımları vardı.

  • Emine Azak "Tarihi Yeraltı Yapılarının Araştırılmasında Mağaracılık Tekniklerinin Kullanımı" başlıklı bildiriyi sundu
  • Metin Albukrek "Mağaracılıkta Güvenlik" başlıklı bildiriyi sundu.
  • Bülent Erdem  "Dr.Temuçin Aygen ve 1964 Uluslararası İstanbul Speleoloji ve Karstoloji Konferansı" ve "Türkiye Speleoloji Kaynakçası" başlıklı iki bildiri verdi.
  • Ali Yamaç o'mag faaliyetleri ile ilgili bir sunum yaptı.
  • Poster seansında toplam 8 poster ile en katılımcı gruptuk:
    – Sarpunalınca Mağarası'nın Araştırılması ve Haritalanması
    – Safranbolu Kanyon ve Mağaraları
    – Kahramanmaraş Kuzeyi Hidrojeolojisi ve Mağaraları
    – Çift Haritalar ve TAY Projesi
    – Kars Borluk Vadisi Volkanik Mağaraları ve Kaya Resimleri
    – Claude Chabert ve Ayvaini'nin Haritalanması
    – Mağara Araştırmalarında Standart Oluşturulması
    – Keş Dağı Düdeni

Ali Yamaç'ın "Çift Haritalar ve TAY Projesi" başlıklı posteri, "farkındalık yaratma" özelliği ile en iyi 4. poster olarak seçildi.

o'mag grubunun ödül sponsorluğuna ek olarak üyemiz Fatih Şen'in firması Amfibi, sempozyumun resmi sponsorları arasında yer aldı.

o'mag grubunun ödül sponsoru olarak destek verdiği 5. Ulusal Speleoloji Sempozyumu 18-20 Mart 2011 tarihlerinde, İTÜ Ayazağa yerleşkesinde gerçekleştirildi. Bu önemli organizasyonda emeği geçen herkese tebriklerimizi sunarız. 

OBRUK Mağara Araştırma Grubu üyelerinin farklı düzeylerde katılımları vardı.

  • Emine Azak "Tarihi Yeraltı Yapılarının Araştırılmasında Mağaracılık Tekniklerinin Kullanımı" başlıklı bildiriyi sundu
  • Metin Albukrek "Mağaracılıkta Güvenlik" başlıklı bildiriyi sundu.
  • Bülent Erdem  "Dr.Temuçin Aygen ve 1964 Uluslararası İstanbul Speleoloji ve Karstoloji Konferansı" ve "Türkiye Speleoloji Kaynakçası" başlıklı iki bildiri verdi.
  • Ali Yamaç o'mag faaliyetleri ile ilgili bir sunum yaptı.
  • Poster seansında toplam 8 poster ile en katılımcı gruptuk:
    – Sarpunalınca Mağarası'nın Araştırılması ve Haritalanması
    – Safranbolu Kanyon ve Mağaraları
    – Kahramanmaraş Kuzeyi Hidrojeolojisi ve Mağaraları
    – Çift Haritalar ve TAY Projesi
    – Kars Borluk Vadisi Volkanik Mağaraları ve Kaya Resimleri
    – Claude Chabert ve Ayvaini'nin Haritalanması
    – Mağara Araştırmalarında Standart Oluşturulması
    – Keş Dağı Düdeni

Ali Yamaç'ın "Çift Haritalar ve TAY Projesi" başlıklı posteri, "farkındalık yaratma" özelliği ile en iyi 4. poster olarak seçildi.

o'mag grubunun ödül sponsorluğuna ek olarak üyemiz Fatih Şen'in firması Amfibi, sempozyumun resmi sponsorları arasında yer aldı.

CİNLİKUYU ÇALIŞMASI

Posted on

Bugün Yuvacık civarı, aynen İstanbul gibi, pırıl pırıl bir gökyüzüne sahipti. Tek farkla: Her yer 1-2 metre kar altındaydı! İz açarak Cinlikuyu'yu bulduktan sonra birisi istasyonlu çift ip döşendi. İlk planımız bolt geçişi eğitiminin ikinci inişte yapılması idi ama, eriyen kar suları dolayısıyla bu plandan vazgeçildi. Ardından DAG'lı arkadaşlarımız Aydın, Sinan, Serap, Rüveyda ve Fikriye 27 metrelik ilk inişte SRT ve bolt geçiş çalışması yaptılar. Gerçi inişin altında sıcak kahve ve çorba servisimiz vardı ama, iniş – çıkışlar sırasında beklemeler dolayısıyla az birşey üşüdük. Öte yandan; bir mağarada, hem de ıslak ve soğuk bir mağarada ilk defa SRT ve bolt çalışması yapan tüm ekibin temposu, rahatlığı çok etkileyici idi.

Bugün Yuvacık civarı, aynen İstanbul gibi, pırıl pırıl bir gökyüzüne sahipti. Tek farkla: Her yer 1-2 metre kar altındaydı! İz açarak Cinlikuyu'yu bulduktan sonra birisi istasyonlu çift ip döşendi. İlk planımız bolt geçişi eğitiminin ikinci inişte yapılması idi ama, eriyen kar suları dolayısıyla bu plandan vazgeçildi. Ardından DAG'lı arkadaşlarımız Aydın, Sinan, Serap, Rüveyda ve Fikriye 27 metrelik ilk inişte SRT ve bolt geçiş çalışması yaptılar. Gerçi inişin altında sıcak kahve ve çorba servisimiz vardı ama, iniş – çıkışlar sırasında beklemeler dolayısıyla az birşey üşüdük. Öte yandan; bir mağarada, hem de ıslak ve soğuk bir mağarada ilk defa SRT ve bolt çalışması yapan tüm ekibin temposu, rahatlığı çok etkileyici idi.

SAFRANBOLU ARAŞTIRMASI

Posted on

Geçen haftasonu, bir yıl içinde yaptığımız altıncı Safranbolu araştırmasını da tamamladık. Erkin, Selin, Ali, Sebahat ve Arda'dan oluşan ekibimiz, elimizdeki 14 ihbarın hiç olmazsa bir kısmını araştırmak üzere yola koyulmuştu. Bu ihbarların bir kısmı verimsiz çıktı, diğer birkaç tanesine de bu hava koşullarında ulaşamayacağımızı anlayınca Yacı Kanyonu'nun hiç olmazsa bir kısmını araştırmaya karar verdik. Konarı Köyü'nün kuzeydoğusuna doğru uzanan bu kanyon bölgede bilinen tüm kanyonların en sarp olanı. Kanyon duvarında yer alan  ve ismi bilinmediği için tarafımızdan "Yacı Mağarası 1" olarak isimlendirilen, 44 m uzunluğunda mağara ölçülerek haritalandı. Yacı Mağarası 1, bu bölgede bir yıl içinde bulduğumuz ve araştırdığımız  18. mağara!

Ardından, uzun zamandır bildiğimiz ama su seviyesinin yüksekliği dolayısıyla bir türlü giremediğimiz, Bulak Kanyonu'nda bulunan ve ismi olmadığından tarafımızdan "Su Tüneli" olarak adlandırılan mağaraya ilk giriş denemesi yapıldı. 60 m kadar ilerlenmesine karşın hem ölçüm almanın imkansızlığı, hem de suyun basıncı karşısında geri dönmenin zorluğu düşünülerek bu araştırma kuru bir mevsime ertelendi.

Geçen haftasonu, bir yıl içinde yaptığımız altıncı Safranbolu araştırmasını da tamamladık. Erkin, Selin, Ali, Sebahat ve Arda'dan oluşan ekibimiz, elimizdeki 14 ihbarın hiç olmazsa bir kısmını araştırmak üzere yola koyulmuştu. Bu ihbarların bir kısmı verimsiz çıktı, diğer birkaç tanesine de bu hava koşullarında ulaşamayacağımızı anlayınca Yacı Kanyonu'nun hiç olmazsa bir kısmını araştırmaya karar verdik. Konarı Köyü'nün kuzeydoğusuna doğru uzanan bu kanyon bölgede bilinen tüm kanyonların en sarp olanı. Kanyon duvarında yer alan  ve ismi bilinmediği için tarafımızdan "Yacı Mağarası 1" olarak isimlendirilen, 44 m uzunluğunda mağara ölçülerek haritalandı. Yacı Mağarası 1, bu bölgede bir yıl içinde bulduğumuz ve araştırdığımız  18. mağara!

Ardından, uzun zamandır bildiğimiz ama su seviyesinin yüksekliği dolayısıyla bir türlü giremediğimiz, Bulak Kanyonu'nda bulunan ve ismi olmadığından tarafımızdan "Su Tüneli" olarak adlandırılan mağaraya ilk giriş denemesi yapıldı. 60 m kadar ilerlenmesine karşın hem ölçüm almanın imkansızlığı, hem de suyun basıncı karşısında geri dönmenin zorluğu düşünülerek bu araştırma kuru bir mevsime ertelendi.

AYVAİNİ

Posted on
Ayvaini Mağarası ile ilgili Çevre ve Orman Bakanlığı'na verilecek raporun son aşaması olarak 15 Ocak 2011 günü on kişilik bir ekiple yine bu mağaradaydık. Altı saat süren geçiş ve çalışma sırasında Chabert'in haritasındaki eksik iki kol arandı, haritada olmayan bir ufak yan kol araştırıldı, Emrah Çoraman tarafından yarasa tesbiti yapıldı ve giriş ağzına yakın bölgede yaşayan kalabalık yarasa kolonisi Metin tarafından fotoğraflandı. Rapor en kısa zamanda tamamlanıp Ankara'ya gönderilecek.
 
Bu çalışma sırasında bizimle birlikte DAG'dan üç yeni arkadaşımız da vardı: Girdikleri ilk mağara olmasına karşın Sinan, Fikriye ve Rüveyda, Ayvaini'nin uzun, ıslak ve yorucu ortamında bizlerle birlikte, özveriyle çalıştılar.
Ayvaini Mağarası ile ilgili Çevre ve Orman Bakanlığı'na verilecek raporun son aşaması olarak 15 Ocak 2011 günü on kişilik bir ekiple yine bu mağaradaydık. Altı saat süren geçiş ve çalışma sırasında Chabert'in haritasındaki eksik iki kol arandı, haritada olmayan bir ufak yan kol araştırıldı, Emrah Çoraman tarafından yarasa tesbiti yapıldı ve giriş ağzına yakın bölgede yaşayan kalabalık yarasa kolonisi Metin tarafından fotoğraflandı. Rapor en kısa zamanda tamamlanıp Ankara'ya gönderilecek.
 
Bu çalışma sırasında bizimle birlikte DAG'dan üç yeni arkadaşımız da vardı: Girdikleri ilk mağara olmasına karşın Sinan, Fikriye ve Rüveyda, Ayvaini'nin uzun, ıslak ve yorucu ortamında bizlerle birlikte, özveriyle çalıştılar.

PINARBAŞI’NDA YILBAŞI

Posted on

Bu yılbaşında da geçen yıl olduğu gibi, Kastamonu-Pınarbaşı, Paşakonağı'ndaydık. Uzun bir süredir gelmiyorduk, buraları ve bu insanları özlemişiz. Hem geçen yıldan daha kalabalık, hem de daha organizeydik. Öncü ekipler 30 Aralık günü öğlen saatlerinden itibaren konağa dökülmeye başladılar. Sadece bir defa kar yağmış olmasına karşılık, Pınarbaşı ve civarında her yer bembeyazdı. İlk gecenin sürprizi Ellen'ın doğum gününün kocaman bir pasta ile kutlanmasıydı. Öte yandan, yine ilk gecenin en sebatkar insanı ise, üşenmeden herkese tek tek poker öğreten, ardından da bir türlü öğrenemeyen bu insanlara karşı kaybeden Cem Eğri idi.

İkinci gün, sabah kahvaltı sonrası kar altında uzun bir yürüyüşle başladı. Buzluk Mağarası'na gittik ve bu güzeller güzeli mağarada fotoğraf çekip dolaştık. Mağaranın içinde, ismini veren ve geçen defa rastladığımız, buzdan sarkıt ve dikitler yoktu. Büyük olasılıkla bu olgu, OBRUK Sayı 1'de bir yazıya konu olduğu şekilde baharda yüzeydeki karların eridiği ama mağara içi ısının sıfırın altında olduğu çok kısıtlı bir dönemde gerçekleşmekte.

Ardından, koşa koşa Paşakonağı'na dönüş ve kar altındaki toplam 5 saatlik bu yürüyüş sonrası ısınma çabaları. Bu arada, geri kalan herkes geldi. Artık 26 kişiyiz. Masa süslendi, müzik setleri kuruldu ve uzun sürede hazırlanan dehşet bir yılbaşı yemeği için masaya oturuldu.

Bu yılbaşında da geçen yıl olduğu gibi, Kastamonu-Pınarbaşı, Paşakonağı'ndaydık. Uzun bir süredir gelmiyorduk, buraları ve bu insanları özlemişiz. Hem geçen yıldan daha kalabalık, hem de daha organizeydik. Öncü ekipler 30 Aralık günü öğlen saatlerinden itibaren konağa dökülmeye başladılar. Sadece bir defa kar yağmış olmasına karşılık, Pınarbaşı ve civarında her yer bembeyazdı. İlk gecenin sürprizi Ellen'ın doğum gününün kocaman bir pasta ile kutlanmasıydı. Öte yandan, yine ilk gecenin en sebatkar insanı ise, üşenmeden herkese tek tek poker öğreten, ardından da bir türlü öğrenemeyen bu insanlara karşı kaybeden Cem Eğri idi.

İkinci gün, sabah kahvaltı sonrası kar altında uzun bir yürüyüşle başladı. Buzluk Mağarası'na gittik ve bu güzeller güzeli mağarada fotoğraf çekip dolaştık. Mağaranın içinde, ismini veren ve geçen defa rastladığımız, buzdan sarkıt ve dikitler yoktu. Büyük olasılıkla bu olgu, OBRUK Sayı 1'de bir yazıya konu olduğu şekilde baharda yüzeydeki karların eridiği ama mağara içi ısının sıfırın altında olduğu çok kısıtlı bir dönemde gerçekleşmekte.

Ardından, koşa koşa Paşakonağı'na dönüş ve kar altındaki toplam 5 saatlik bu yürüyüş sonrası ısınma çabaları. Bu arada, geri kalan herkes geldi. Artık 26 kişiyiz. Masa süslendi, müzik setleri kuruldu ve uzun sürede hazırlanan dehşet bir yılbaşı yemeği için masaya oturuldu.

Tabi ki 1 Ocak 2011 sabahına perişan bir şekilde uyanıldı. Saat 12 civarında hala ancak tek gözü açılmış insanlar yukarı kattaki odalarından aşağıya iniyorlardı. Dışarısının -7 derece olması bir miktar üşüyerek toparlanmamızı sağladı. Öte yandan, gün boyu kimsenin bir yere gitmeye niyeti olmadığı aşikardı. Dolayısıyla, sunumlara erken başladık. İlk sunumda Emine "Görsel İlluzyonlar"ı anlattı. Son derece ilginç ve çarpıcı bir sunumda ama, diğer çarpıcı kısım, her resime "Ne, orada ağaç mı var? Göremiyorum", "Kadın mı, nerede?" şeklinde katkıda bulunan izleyicilerdi. Ardından Tuna'nın (12) bilgisayarında da bu tarzda görseller olduğu ortaya çıkması üzerine kendisini derhal kürsüye aldık. Herhangi bir ön hazırlık olmadan yaptığı bu sunumdaki görseller Emine'nin sunumundakinden bile daha fazla tartışmaya yol açtı. 

Gecenin devamında, Ali Ethem "Toroslar'dan Akdeniz'e" isimli sunumunu yaptı. Aslında buna bir sunum demek çok zor. Ali Ethem'in etkileyici sesi ile şiirsel bir anlatımla gerçekleştirilen ve gökyüzünden düşen bir su damlasının Toroslar'dan Akdeniz'e yolculuğunu anlatan bu fotoğraf sunumu gerçekte, kısa bir teatral gösteri olarak kabul edilmeli. Tek kelimeyle şahaneydi ve inanılmaz etkileyiciydi. Üçüncü olarak Murat Eğri, Bushman's Hole'a 2004 yılında yapılan dalışın, artık efsane haline gelen hikayesini derin mağara dalışlarının tekniklerinden başlayarak, kapsamlı bir anlatımla sundu.  

Ertesi sabah, kahvaltı sonrası, son derece keyifli bir üç günün bitmiş olmasının üzüntüsüyle bu olağanüstü güzel yerden İstanbul'a ve Ankara'ya doğru dağıldık.

OBRUK DERGİSİ SAYI 3

Posted on

3. sayı basıldı ve elimize ulaştı. İkinci sayı basıldığında yeni sayı için hedef olarak Aralık ayını belirlemiştik. Bunu gerçekleştirmiş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. 4. sayı için ise hedefimiz Mayıs.

Her sayı yayımlandığında mağaracılık ile ilgili kurum, kuruluş ve gruplara ikişer adet bedelsiz olarak gönderiyoruz. Geçen sayı size ulaştıysa problem yok, bu sayı da en kısa sürede aynı adreslere gönderilecek. Ulaşmadıysa lütfen kurumunuzu dağıtım listesine eklettirmek için bize mesaj atın.

3. sayının basımında büyük destek olan Bülent Erdem'e sonsuz teşekkürler..

3. sayı basıldı ve elimize ulaştı. İkinci sayı basıldığında yeni sayı için hedef olarak Aralık ayını belirlemiştik. Bunu gerçekleştirmiş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. 4. sayı için ise hedefimiz Mayıs.

Her sayı yayımlandığında mağaracılık ile ilgili kurum, kuruluş ve gruplara ikişer adet bedelsiz olarak gönderiyoruz. Geçen sayı size ulaştıysa problem yok, bu sayı da en kısa sürede aynı adreslere gönderilecek. Ulaşmadıysa lütfen kurumunuzu dağıtım listesine eklettirmek için bize mesaj atın.

3. sayının basımında büyük destek olan Bülent Erdem'e sonsuz teşekkürler..

SAFRANBOLU İNÖNÜ MAĞARASI

Posted on

Ağustos ayındaki Safranbolu gezimizde ilk keşfini yaptığımız İnönü Mağarası'nda 500 metreden fazla ölçüm almamıza karşılık ne sonuna ulaşabilmiştik, ne de tüm kollara girebilmiş. 

Bayram tatilinin ilk kısmında 7 kişilik bir ekiple tekrar bu ilginç mağaradaydık. Bu kez mağaranın ağzında, müthiş bir ormanın içinde kamp yaptık. Mağara çok zorlamadı; bağımsız ilerleyeceğini sandığımız kollar birleşti, geçen sefer yapamadığımız iniş tek bir salonla sonlandı, ana galeri de daralarak 200 m ileride geçilemez hale geldi. Yine de iki günlük mesaimizi fazlasıyla doldurdu.

2010 başında başladığımız Safranbolu Bölgesi çalışmalarının sonuçlarının önemli bir kısmı önümüzdeki hafta matbaadan çıkarmayı umduğunuz OBRUK dergisi 3. sayıda yayımlanıyor. Bundan sonrasında bölük pörçük işlerimiz kaldı. Bir de Sarıçiçek Dağı tarafına geçebilsek…

Ağustos ayındaki Safranbolu gezimizde ilk keşfini yaptığımız İnönü Mağarası'nda 500 metreden fazla ölçüm almamıza karşılık ne sonuna ulaşabilmiştik, ne de tüm kollara girebilmiş. 

Bayram tatilinin ilk kısmında 7 kişilik bir ekiple tekrar bu ilginç mağaradaydık. Bu kez mağaranın ağzında, müthiş bir ormanın içinde kamp yaptık. Mağara çok zorlamadı; bağımsız ilerleyeceğini sandığımız kollar birleşti, geçen sefer yapamadığımız iniş tek bir salonla sonlandı, ana galeri de daralarak 200 m ileride geçilemez hale geldi. Yine de iki günlük mesaimizi fazlasıyla doldurdu.

2010 başında başladığımız Safranbolu Bölgesi çalışmalarının sonuçlarının önemli bir kısmı önümüzdeki hafta matbaadan çıkarmayı umduğunuz OBRUK dergisi 3. sayıda yayımlanıyor. Bundan sonrasında bölük pörçük işlerimiz kaldı. Bir de Sarıçiçek Dağı tarafına geçebilsek…

AYVAİNİ HARİTASI BULUNDU!

Posted on

Claude Chabert'in yıllar önce Mustafa Aktar, Oral Ülkümen, Ali Yamaç ile birlikte çalışarak hazırladığı, Ayvaini'nin bugüne kadar çizilmiş tek komple haritası, Mustafa Aktar'ın arşivlerinde ortaya çıktı. 38 paftadan oluşan bu harita yayımlandığında Türkiye uzunluk sıralamasında ilk sıralarda yer alan Ayvaini Mağarası üzerine nihayet ciddi bir yayın yapılmış olacak.

Claude Chabert'in yıllar önce Mustafa Aktar, Oral Ülkümen, Ali Yamaç ile birlikte çalışarak hazırladığı, Ayvaini'nin bugüne kadar çizilmiş tek komple haritası, Mustafa Aktar'ın arşivlerinde ortaya çıktı. 38 paftadan oluşan bu harita yayımlandığında Türkiye uzunluk sıralamasında ilk sıralarda yer alan Ayvaini Mağarası üzerine nihayet ciddi bir yayın yapılmış olacak.