KAYSERİ 20 VE 21. ÇALIŞMALAR

Posted on

Bu projeye tam dört yıl önce başladık. Aradan geçen bu sürede 21 gezi yapmışız. Dördüncü yılını tamamlamış olan “Kayseri Yeraltı Yapıları Envanteri Projesi” bugün geldiği noktada; ilk defa tarafımızdan araştırılıp ölçülen ve haritalanıp raporlanan 33 yeraltı şehri, 6 kaya yerleşimi ve 9 kaya kilisesi ile Türkiye’nin değil, dünyanın en büyük yeraltı yapıları araştırma projelerinden birisi olarak saygın bir yere sahiptir. Bahsi geçen altı kaya yerleşiminden sadece birinin 154 yapı içerdiği göz önüne alınırsa bu projenin büyüklüğü daha da iyi anlaşılacaktır. Tüm bu çalışmalarımız ile ilgili ara raporlarımız http://www.obruk.org/yayin/41 sayfamızda mevcut.

Bu, son çalışmamızda Kayseri’nin 16 km doğusundan başlayan ve hemen hemen Kayseri’ye dek uzanan Koramaz Vadisi’nde bulunan Dimitre, Vekse ve Ispıdın köylerini çalışmaya başladık. Bu köylerde de, aynen Kayseri’nin diğer vadilerinde olduğu gibi, kayalara kazılmış sayısız yeraltı şehri, ev ve kilise mevcut. Bu çalışmamızda, bu üç köyde, daha önce hiçbir kaynakta bulunmayan dört kaya kilisesi ve iki yeraltı şehri ölçüldü. Aynı çalışma sırasında, Kültepe Kazı Ekibi tarafından daha önce tespit edilen ve bir önceki çalışmamız sırasında tarafımızdan ölçülüp haritalanan, Asur / Hitit dönemlerinden kalma 10 farklı kalay madeninin haritaları ve GPS koordinatları kontrol edildi.

Çalışmayla ilgili birkaç fotoğraf galerimizde. Ali Ethem Keskin’in çektiği daha güzel diğer fotoğrafları ise, bu çalışmamızla ilgili ATLAS Dergisi’nde bir – iki ay sonra yayımlanacak yazımızda göreceksiniz.

Bu projeye tam dört yıl önce başladık. Aradan geçen bu sürede 21 gezi yapmışız. Dördüncü yılını tamamlamış olan “Kayseri Yeraltı Yapıları Envanteri Projesi” bugün geldiği noktada; ilk defa tarafımızdan araştırılıp ölçülen ve haritalanıp raporlanan 33 yeraltı şehri, 6 kaya yerleşimi ve 9 kaya kilisesi ile Türkiye’nin değil, dünyanın en büyük yeraltı yapıları araştırma projelerinden birisi olarak saygın bir yere sahiptir. Bahsi geçen altı kaya yerleşiminden sadece birinin 154 yapı içerdiği göz önüne alınırsa bu projenin büyüklüğü daha da iyi anlaşılacaktır. Tüm bu çalışmalarımız ile ilgili ara raporlarımız http://www.obruk.org/yayin/41 sayfamızda mevcut.

Bu, son çalışmamızda Kayseri’nin 16 km doğusundan başlayan ve hemen hemen Kayseri’ye dek uzanan Koramaz Vadisi’nde bulunan Dimitre, Vekse ve Ispıdın köylerini çalışmaya başladık. Bu köylerde de, aynen Kayseri’nin diğer vadilerinde olduğu gibi, kayalara kazılmış sayısız yeraltı şehri, ev ve kilise mevcut. Bu çalışmamızda, bu üç köyde, daha önce hiçbir kaynakta bulunmayan dört kaya kilisesi ve iki yeraltı şehri ölçüldü. Aynı çalışma sırasında, Kültepe Kazı Ekibi tarafından daha önce tespit edilen ve bir önceki çalışmamız sırasında tarafımızdan ölçülüp haritalanan, Asur / Hitit dönemlerinden kalma 10 farklı kalay madeninin haritaları ve GPS koordinatları kontrol edildi.

Çalışmayla ilgili birkaç fotoğraf galerimizde. Ali Ethem Keskin’in çektiği daha güzel diğer fotoğrafları ise, bu çalışmamızla ilgili ATLAS Dergisi’nde bir – iki ay sonra yayımlanacak yazımızda göreceksiniz.

İSRAİLLİ MAĞARACILARLA GEZİ VE GAZİANTEP ÇALIŞMASI

Posted on

10-19 Eylül tarihleri arasında arazideydik. Önce Türkiye mağaralarını gezmeye gelen aralarında jeolog, arkeolog ve coğrafyacıların da bulunduğu 16 kişilik İsrailli bir mağaracı grubu ile birlikte Kadıini, Tilkiler, Zeytintaşı, Kocain, Karain ve İnsuyu turu yaptık. Oldukça tecrübeli ve iyi mağaracı olan bu ekiple bu mağaraları yeniden görme keyfini yaşamanın yanında farklı disiplinlerden gelen bu ekibin gözlemlerini almak ve fikir alışverişinde bulunmak da geziyi oldukça verimli kıldı. Beş günlük bu dolu dolu geçen programın ardından 15 Eylül günü Antalya Havaalanı’ndan İsrailli mağaracıları uğurlayıp Gaziantep’e uçtuk. Bu şehirde 19 Eylül gününe dek süren çalışmalarımız sırasında daha önce araştırılan ve haritalanan Sam Mezrası Livası’nda başlayan temizlik ve restorasyon çalışmaları koordine edildi. Son ölçümler sonrası uzunluğu 1000 metreye ulaşan bu livasın turizme açılma çalışmaları tüm hızıyla sürmekte.

10-19 Eylül tarihleri arasında arazideydik. Önce Türkiye mağaralarını gezmeye gelen aralarında jeolog, arkeolog ve coğrafyacıların da bulunduğu 16 kişilik İsrailli bir mağaracı grubu ile birlikte Kadıini, Tilkiler, Zeytintaşı, Kocain, Karain ve İnsuyu turu yaptık. Oldukça tecrübeli ve iyi mağaracı olan bu ekiple bu mağaraları yeniden görme keyfini yaşamanın yanında farklı disiplinlerden gelen bu ekibin gözlemlerini almak ve fikir alışverişinde bulunmak da geziyi oldukça verimli kıldı. Beş günlük bu dolu dolu geçen programın ardından 15 Eylül günü Antalya Havaalanı’ndan İsrailli mağaracıları uğurlayıp Gaziantep’e uçtuk. Bu şehirde 19 Eylül gününe dek süren çalışmalarımız sırasında daha önce araştırılan ve haritalanan Sam Mezrası Livası’nda başlayan temizlik ve restorasyon çalışmaları koordine edildi. Son ölçümler sonrası uzunluğu 1000 metreye ulaşan bu livasın turizme açılma çalışmaları tüm hızıyla sürmekte.

KAYSERI 18. VE 19. ÇALIŞMALAR / GAZİANTEP ÇALIŞMASI

Posted on

Kayseri’deki projemizin dördüncü yılında Develi ilçesini çalışmaya başladık. Şimdiye dek çalıştığımız üç farklı ilçede toplam 32 yeraltı şehri ve kaya yerleşimi keşfettik, ölçtük, haritaladık ve üç farklı raporla yayımladık. Develi ilçesindeki ilk çalışmamız ise yepyeni sürprizlere gebeydi: Tombak Köyü’nde kaya yerleşimi, Ayşepınar’da şimdiye dek bu bölgede görülen en güzel işlemelere sahip beş Roma kaya mezarı, Şahmelik Vadisi’nde ise hem kaya yerleşimleri hem de iki adet yeraltı şehri vardı. Bu ilde yaptığımız son iki çalışmada altı farklı kaya yerleşimi, kilise ve yeraltı şehri daha ölçüldü, haritalanıyor.

Gaziantep’in Sam Mezrası’nda bulunan ve daha önce tarafımızdan ölçülüp haritalanan 840 m uzunluğundaki livas’ın (yeraltı su kanalı) temizlenerek turizme açılması kararlaştırılmıştı. Bu şehre yaptığımız iki günlük ziyaret sırasında livasın devamı da tespit edildi ve hemen hemen 1.000 m uzunluğa ulaştığı anlaşıldı. Temizlik ve restorasyon çalışmaları ise devam ediyor.

Bazı fotoğraflar galeride.

Kayseri’deki projemizin dördüncü yılında Develi ilçesini çalışmaya başladık. Şimdiye dek çalıştığımız üç farklı ilçede toplam 32 yeraltı şehri ve kaya yerleşimi keşfettik, ölçtük, haritaladık ve üç farklı raporla yayımladık. Develi ilçesindeki ilk çalışmamız ise yepyeni sürprizlere gebeydi: Tombak Köyü’nde kaya yerleşimi, Ayşepınar’da şimdiye dek bu bölgede görülen en güzel işlemelere sahip beş Roma kaya mezarı, Şahmelik Vadisi’nde ise hem kaya yerleşimleri hem de iki adet yeraltı şehri vardı. Bu ilde yaptığımız son iki çalışmada altı farklı kaya yerleşimi, kilise ve yeraltı şehri daha ölçüldü, haritalanıyor.

Gaziantep’in Sam Mezrası’nda bulunan ve daha önce tarafımızdan ölçülüp haritalanan 840 m uzunluğundaki livas’ın (yeraltı su kanalı) temizlenerek turizme açılması kararlaştırılmıştı. Bu şehre yaptığımız iki günlük ziyaret sırasında livasın devamı da tespit edildi ve hemen hemen 1.000 m uzunluğa ulaştığı anlaşıldı. Temizlik ve restorasyon çalışmaları ise devam ediyor.

Bazı fotoğraflar galeride.

SACAYAĞI DÜDENİ ÇALIŞMASI

Posted on

Gazipaşa’nın Gökkuzluk Yaylası’nda bulunan Sacayağı Düdeni 1996 yılında keşfedildi. Büyük bir çöküntü şeklinde başlayan mağara, adını çöküntünün üzerindeki üç ayaklı doğal kemerden almaktadır ve bu formasyon yurdumuzdaki en etkileyici mağara girişlerinden birisidir. 2005 yılına dek yapılan dört gezi ile ölçülen 2.125 m uzunluğundaki bu mağaranın haritası Delta 8’de yayımlanmıştı. Hem bu denli uzun bir mağaranın daha iyi bir haritayı hak ettiğini, hem de hala araştırılmamış kollar olabileceğini düşünen ekibimiz bayramda Sacayağı Düdeni’nde idi. Beş gün süren çalışmamız tahminlerimizin ne denli doğru olduğunu gösterdi; -179 m deki sifon artık yoktu ve mağara büyük bir gölle devam ediyordu. Bu çalışmamız sırasında Sacayağı Düdeni baştan ölçüldü ve detaylı bir harita çalışmasına başlandı. Birkaç foto galeride, kısa bir film ise yakında facebook da olacak.

Gazipaşa’nın Gökkuzluk Yaylası’nda bulunan Sacayağı Düdeni 1996 yılında keşfedildi. Büyük bir çöküntü şeklinde başlayan mağara, adını çöküntünün üzerindeki üç ayaklı doğal kemerden almaktadır ve bu formasyon yurdumuzdaki en etkileyici mağara girişlerinden birisidir. 2005 yılına dek yapılan dört gezi ile ölçülen 2.125 m uzunluğundaki bu mağaranın haritası Delta 8’de yayımlanmıştı. Hem bu denli uzun bir mağaranın daha iyi bir haritayı hak ettiğini, hem de hala araştırılmamış kollar olabileceğini düşünen ekibimiz bayramda Sacayağı Düdeni’nde idi. Beş gün süren çalışmamız tahminlerimizin ne denli doğru olduğunu gösterdi; -179 m deki sifon artık yoktu ve mağara büyük bir gölle devam ediyordu. Bu çalışmamız sırasında Sacayağı Düdeni baştan ölçüldü ve detaylı bir harita çalışmasına başlandı. Birkaç foto galeride, kısa bir film ise yakında facebook da olacak.

HAFTASONU ZONGULDAK

Posted on
Hamdi Mengi’nin daveti üzerine bu hafta sonu Zonguldak’taydık. Önce Kızılelma Mağarası’na tam ortasına denk gelen -85 m’lik bacadan iniş yaptık, ardından ana girişe yöneldik. Kızılelma’ya batan dereye, vadinin üstünde bulunan kömür ocağından karışan kömür tozunun bu mağarada yarattığı çevre tahribatı ile ilgili, Selim Erdoğan tarafından yazılan makale OBRUK 4’te, syf 42-50 de yayımlanmıştı (www.obruk.org/node/1500). Alınan önlemler sonucunda, aradan geçen 6-7 yıl içinde suyun kalitesinde ciddi bir düzelme görmemiz sevindirici idi. 6.630 m uzunluğundaki Kızılelma Mağarası Türkiye’nin özenle korunması gereken bir doğa şaheseri.
Bu çalışmanın ardında, yeniden düzenlenen Gökgöl Mağarası’nı gezdik. Gökgöl Mağarası’nın son durumu; bir şey yapmış görünmek veya birilerine peşkeş çekmek için inanılmaz paralar harcayarak berbat bir amenajmanla mağaralarını turizme açmaya çalışan yerel yönetimlere, bu işin nasıl yapılması gerektiğini gösteren güzel bir örnek olmalı. Ölçülen toplam uzunluğu 3.350 m olan Gökgöl Mağarası’nın ilk 600 m’si turizme açık. Turistik kısımda – bazı renkli ışıklandırmalar hariç- herşey uluslararası normlarda ve çok kaliteli bir şekilde düzenlenmiş. 
Birkaç fotoğraf albümde.
 
Hamdi Mengi’nin daveti üzerine bu hafta sonu Zonguldak’taydık. Önce Kızılelma Mağarası’na tam ortasına denk gelen -85 m’lik bacadan iniş yaptık, ardından ana girişe yöneldik. Kızılelma’ya batan dereye, vadinin üstünde bulunan kömür ocağından karışan kömür tozunun bu mağarada yarattığı çevre tahribatı ile ilgili, Selim Erdoğan tarafından yazılan makale OBRUK 4’te, syf 42-50 de yayımlanmıştı (www.obruk.org/node/1500). Alınan önlemler sonucunda, aradan geçen 6-7 yıl içinde suyun kalitesinde ciddi bir düzelme görmemiz sevindirici idi. 6.630 m uzunluğundaki Kızılelma Mağarası Türkiye’nin özenle korunması gereken bir doğa şaheseri.
Bu çalışmanın ardında, yeniden düzenlenen Gökgöl Mağarası’nı gezdik. Gökgöl Mağarası’nın son durumu; bir şey yapmış görünmek veya birilerine peşkeş çekmek için inanılmaz paralar harcayarak berbat bir amenajmanla mağaralarını turizme açmaya çalışan yerel yönetimlere, bu işin nasıl yapılması gerektiğini gösteren güzel bir örnek olmalı. Ölçülen toplam uzunluğu 3.350 m olan Gökgöl Mağarası’nın ilk 600 m’si turizme açık. Turistik kısımda – bazı renkli ışıklandırmalar hariç- herşey uluslararası normlarda ve çok kaliteli bir şekilde düzenlenmiş. 
Birkaç fotoğraf albümde.
 

KAYSERİ 17. ÇALIŞMA

Posted on

Kayseri’nin yeraltı yapılarının ölçüm ve haritalanmasını tamamlamaya herhalde hiçbirimizin ömrü yetmeyecek. Bu son gezimizin ardından Tomarza İlçesi’nde bulup, ölçüp, haritaladağımız yeraltı şehirleri ile birlikte ‘Üçüncü Ara Rapor’ u yayımlaya niyetlenirken iki yeni ihbar daha geldi. Bu ilde çalışmaya başladığımız Ocak 2014 tarihinden bu yana keşfedip araştırdığımız ve haritaladığımız kaya yerleşimlerinin ve yeraltı şehirlerinin toplam sayısı 28 oldu. Bu sayı, şimdiye dek herhangi bir projede çalışılan yeraltı yapıları arasında bir rekor. Bu çalışma sırasında Eski Pusatlı Mevkii’nde bulunan yeraltı şehrini ölçüp haritaladık. Tomarza İlçesi’nin ardından Develi’ye yöneleceğiz.

Bazı fotoğraflar galeride mevcut.

Kayseri’nin yeraltı yapılarının ölçüm ve haritalanmasını tamamlamaya herhalde hiçbirimizin ömrü yetmeyecek. Bu son gezimizin ardından Tomarza İlçesi’nde bulup, ölçüp, haritaladağımız yeraltı şehirleri ile birlikte ‘Üçüncü Ara Rapor’ u yayımlaya niyetlenirken iki yeni ihbar daha geldi. Bu ilde çalışmaya başladığımız Ocak 2014 tarihinden bu yana keşfedip araştırdığımız ve haritaladığımız kaya yerleşimlerinin ve yeraltı şehirlerinin toplam sayısı 28 oldu. Bu sayı, şimdiye dek herhangi bir projede çalışılan yeraltı yapıları arasında bir rekor. Bu çalışma sırasında Eski Pusatlı Mevkii’nde bulunan yeraltı şehrini ölçüp haritaladık. Tomarza İlçesi’nin ardından Develi’ye yöneleceğiz.

Bazı fotoğraflar galeride mevcut.

KAYSERI 16. ÇALIŞMA

Posted on

Kayseri’deki 16. çalışmamızda Tomarza ilçesindeki Kuşcağız, Kömür ve Emiruşağı yeraltı şehirlerinin ölçümleri tamamlandı. Böylece, dört yıldır süren bu projede şimdiye dek ölçülen ve haritalanan yeraltı yapılarının sayısı 32’ye yükseldi. Daha önce hazırlanan ve Kayseri Büyükşehir Belediyesi tarafından basılan ilk iki ara raporun ardından hazırlanan üçüncü ara raporumuz bir sonraki çalışmamızdan sonra yayımlanacak. Tümü ilk olarak tarafımızdan araştırılan ve çoğu bin yıldan daha eski olan bu yeraltı ve kaya yapılarının büyük bir arkeolojik öneme sahip olduklarının bilinciyle ve gözlemlediğimiz yoğun tahribat dolayısıyla, bu proje sonucunda elde edilecek envanterin, bu yapılarla ilgili gelecek kuşaklara aktarılabilecek yegane kayıt olabileceği kaygısıyla bölgedeki her türlü ihbarı hassasiyetle değerlendiyor ve belgeliyoruz.

Bazı fotolar galeride.

Kayseri’deki 16. çalışmamızda Tomarza ilçesindeki Kuşcağız, Kömür ve Emiruşağı yeraltı şehirlerinin ölçümleri tamamlandı. Böylece, dört yıldır süren bu projede şimdiye dek ölçülen ve haritalanan yeraltı yapılarının sayısı 32’ye yükseldi. Daha önce hazırlanan ve Kayseri Büyükşehir Belediyesi tarafından basılan ilk iki ara raporun ardından hazırlanan üçüncü ara raporumuz bir sonraki çalışmamızdan sonra yayımlanacak. Tümü ilk olarak tarafımızdan araştırılan ve çoğu bin yıldan daha eski olan bu yeraltı ve kaya yapılarının büyük bir arkeolojik öneme sahip olduklarının bilinciyle ve gözlemlediğimiz yoğun tahribat dolayısıyla, bu proje sonucunda elde edilecek envanterin, bu yapılarla ilgili gelecek kuşaklara aktarılabilecek yegane kayıt olabileceği kaygısıyla bölgedeki her türlü ihbarı hassasiyetle değerlendiyor ve belgeliyoruz.

Bazı fotolar galeride.

HYPOGEA 2017 KONGRESİ

Posted on

Dünyanın önde gelen yeraltı yapıları uzmanlarını buluşturan HYPOGEA kongrelerinin ikincisi 6-10 Mart tarihleri arasında Ürgüp’de yapıldı. İlki 2015 yılında Roma’da yapılan kongrede; OBRUK Mağara Araştırma Grubu tarafından ikincisinin iki yıl sonra Kapadokya’da olması önerilmiş ve oybirliği ile kabul edilmişti. Organizasyonu tümüyle tarafımızdan yapılan ve Uluslararası Mağaracılık Federasyonu’ndan Paris Üniversitesi’ne, İstanbul Teknik Üniversitesi’nden ÇEKÜL’e dek onlarca yabancı ve yerli kuruluş tarafından desteklenen HYPOGEA 2017 Kongresi’ne 9 farklı ülkeden birçok bilim insanı katıldı.
Sunumlar sırasında İsrail’den Gürcistan’a, İtalya ve Türkiye’ye dek birçok farklı ülkede gerçekleşen yeni araştırmalar ve keşifler tanıtıldı, yapıların araştırılma metodları ve koruma projeleri tartışıldı. Uzun akşam yemeklerinde ve kokteyllerde ise ortak projeler görüşüldü.
Kongre sırasında; sunulan bildirilerin yanısıra, bölgedeki birçok yeraltı yapısına geziler düzenlendi. İkisi planlı, diğer ikisi ise OBRUK’un tüm katılımcılara sürprizi olan bu dört gezi sırasında Uçhisar Su Tüneli, Erdemli Vadisi, Filiktepe ve Gökçetoprak yeraltı şehirleri gibi turistik olmayan yapıların gezilmesi ise tüm katılımcılar tarafından yoğun beğeni gördü.
HYPOGEA 2017 Kongresi sırasında bir sonraki kongre; HYPOGEA 2019 için Bulgaristan ve Ermenistan aday oldu. Karar, ilerleyen günlerde UIS ve HYPOGEA tarafından verilecek. 

Dünyanın önde gelen yeraltı yapıları uzmanlarını buluşturan HYPOGEA kongrelerinin ikincisi 6-10 Mart tarihleri arasında Ürgüp’de yapıldı. İlki 2015 yılında Roma’da yapılan kongrede; OBRUK Mağara Araştırma Grubu tarafından ikincisinin iki yıl sonra Kapadokya’da olması önerilmiş ve oybirliği ile kabul edilmişti. Organizasyonu tümüyle tarafımızdan yapılan ve Uluslararası Mağaracılık Federasyonu’ndan Paris Üniversitesi’ne, İstanbul Teknik Üniversitesi’nden ÇEKÜL’e dek onlarca yabancı ve yerli kuruluş tarafından desteklenen HYPOGEA 2017 Kongresi’ne 9 farklı ülkeden birçok bilim insanı katıldı.
Sunumlar sırasında İsrail’den Gürcistan’a, İtalya ve Türkiye’ye dek birçok farklı ülkede gerçekleşen yeni araştırmalar ve keşifler tanıtıldı, yapıların araştırılma metodları ve koruma projeleri tartışıldı. Uzun akşam yemeklerinde ve kokteyllerde ise ortak projeler görüşüldü.
Kongre sırasında; sunulan bildirilerin yanısıra, bölgedeki birçok yeraltı yapısına geziler düzenlendi. İkisi planlı, diğer ikisi ise OBRUK’un tüm katılımcılara sürprizi olan bu dört gezi sırasında Uçhisar Su Tüneli, Erdemli Vadisi, Filiktepe ve Gökçetoprak yeraltı şehirleri gibi turistik olmayan yapıların gezilmesi ise tüm katılımcılar tarafından yoğun beğeni gördü.
HYPOGEA 2017 Kongresi sırasında bir sonraki kongre; HYPOGEA 2019 için Bulgaristan ve Ermenistan aday oldu. Karar, ilerleyen günlerde UIS ve HYPOGEA tarafından verilecek. 

KAYSERİ 14. VE 15. ÇALIŞMALAR

Posted on

Kayseri’deki 14. Çalışmamız ne yazık ki kötü hava şartlarına ve ciddi kar yağışına denk geldi. Ali Ethem Keskin’in fotoğraflamayı planladığı birçok yeraltı şehrine ulaşabilmemiz mümkün olamadı. Buna karşılık Talasıra ve Kuruköprü yeraltı yapılarının hem ölçüm, hem de fotoğraflama çalışmalarının bitirilebilmemiz sevindiriciydi.
Bu çalışmanın ardından, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. Mustafa Çelik tarafından 15 Şubat 2017 günü “Kayseri Yeraltı Yapıları Envanteri Projesi” nin sunumuna davet edildik. Kayseri’nin birçok belediye başkanın, kamu görevlilerinin ve Ticaret Odası Başkanı’ndan Mimarlar Odası Başkanı’na dek kalabalık bir davetli topluluğunun katıldığı bir saatlik bu sunum sırasında OBRUK tarafından daha önce gerçekleştirilen yapay mağara çalışmaları ve Kayseri’de üç yıldır sürdürmekte olduğumuz çalışmalar anlatıldı.
Hazır buraya kadar gelmişken zamanımızı boş geçirmeyelim diye düşünüp, takip eden günlerde programımızda olan Kuşcağız Kaya Yerleşimleri’nin ölçümüne başladık. Ertesi gün araştırma programımızda olan dört farklı köyde ön araştırma yapıldı ve, ardından Talas Belediye Başkanı’nın daveti üzerine kendisiyle bir toplantı yaptık. Bu toplantı sonucunda tarafımıza bilgisi verilen iki farklı  yeraltı şehri de araştırılıp ölçüldü. 

Kayseri’deki 14. Çalışmamız ne yazık ki kötü hava şartlarına ve ciddi kar yağışına denk geldi. Ali Ethem Keskin’in fotoğraflamayı planladığı birçok yeraltı şehrine ulaşabilmemiz mümkün olamadı. Buna karşılık Talasıra ve Kuruköprü yeraltı yapılarının hem ölçüm, hem de fotoğraflama çalışmalarının bitirilebilmemiz sevindiriciydi.
Bu çalışmanın ardından, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. Mustafa Çelik tarafından 15 Şubat 2017 günü “Kayseri Yeraltı Yapıları Envanteri Projesi” nin sunumuna davet edildik. Kayseri’nin birçok belediye başkanın, kamu görevlilerinin ve Ticaret Odası Başkanı’ndan Mimarlar Odası Başkanı’na dek kalabalık bir davetli topluluğunun katıldığı bir saatlik bu sunum sırasında OBRUK tarafından daha önce gerçekleştirilen yapay mağara çalışmaları ve Kayseri’de üç yıldır sürdürmekte olduğumuz çalışmalar anlatıldı.
Hazır buraya kadar gelmişken zamanımızı boş geçirmeyelim diye düşünüp, takip eden günlerde programımızda olan Kuşcağız Kaya Yerleşimleri’nin ölçümüne başladık. Ertesi gün araştırma programımızda olan dört farklı köyde ön araştırma yapıldı ve, ardından Talas Belediye Başkanı’nın daveti üzerine kendisiyle bir toplantı yaptık. Bu toplantı sonucunda tarafımıza bilgisi verilen iki farklı  yeraltı şehri de araştırılıp ölçüldü. 

TİLKİLER MAĞARASI

Posted on

ATLAS Dergisi’ne yazacağımız bir makale için geçen hafta Antalya / Manavgat, Tilkiler Mağarası’nda idik. Tilkiler Mağarası; 6.818 m uzunluğuyla Türkiye’nin şu ana dek keşfedilen en uzun ikinci ve dünyanın en uzun altıncı konglomera mağarası. Haber verdiğimiz mağaracıların başkalarına, onların da başkalarına haber vermesi ile kampta toplam 21 kişi olduk. AKÜMAK, MAD ve İTÜMAK ile birlikte bir mağaraya girmek keyifli idi.  İki adet botumuz olmasına karşın botların mağara ağzında beklemesi, göllerin ise yüzülerek geçilmesi ise gezinin diğer bir komikliğiydi. Mağaranın en önemli özelliklerinden birisi olan ve 1977 yılında, mağaranın ilk araştırması sırasında mağaranın derinliklerindeki yegane kumsal düzlükte kamp yapan ekip tarafından oluşturulan “Kum Kaleler” in aradan geçen kırk yıl boyunca sapasağlam kalması bizleri sevindirdi. Öte yandan, geçen birkaç yıl içinde bunlara eklenen birkaç yeni “Kum Kale” ise, bir Roma kitabesine kazınan güncel yazılar kadar çirkin duruyor ve sırıtıyor.
Sencer Çoltu tarafından çekilen birkaç foto galeride.

ATLAS Dergisi’ne yazacağımız bir makale için geçen hafta Antalya / Manavgat, Tilkiler Mağarası’nda idik. Tilkiler Mağarası; 6.818 m uzunluğuyla Türkiye’nin şu ana dek keşfedilen en uzun ikinci ve dünyanın en uzun altıncı konglomera mağarası. Haber verdiğimiz mağaracıların başkalarına, onların da başkalarına haber vermesi ile kampta toplam 21 kişi olduk. AKÜMAK, MAD ve İTÜMAK ile birlikte bir mağaraya girmek keyifli idi.  İki adet botumuz olmasına karşın botların mağara ağzında beklemesi, göllerin ise yüzülerek geçilmesi ise gezinin diğer bir komikliğiydi. Mağaranın en önemli özelliklerinden birisi olan ve 1977 yılında, mağaranın ilk araştırması sırasında mağaranın derinliklerindeki yegane kumsal düzlükte kamp yapan ekip tarafından oluşturulan “Kum Kaleler” in aradan geçen kırk yıl boyunca sapasağlam kalması bizleri sevindirdi. Öte yandan, geçen birkaç yıl içinde bunlara eklenen birkaç yeni “Kum Kale” ise, bir Roma kitabesine kazınan güncel yazılar kadar çirkin duruyor ve sırıtıyor.
Sencer Çoltu tarafından çekilen birkaç foto galeride.